Ramil Guliyev: Fenerbahçe Kulübü Olmasaydı Belki de Sporu Bırakmıştım

16. Dünya Atletizm Şampiyonası'nda 200 metrede 20.09'luk derecesiyle altın madalya kazanarak tarihi bir başarıya imza atan ve ülkemizi gururlandıran Ramil Guliyev ile Boxer olarak bilinmeyenleri konuştuk.

Ramil Guliyev: Fenerbahçe Kulübü Olmasaydı Belki de Sporu Bırakmıştım
Yayın Tarihi: 21.11.2017 12:20:00

Usain Bolt’un 200 metredeki üstünlüğüne son vererek dünyada tüm gözleri üzerine çeviren Ramil Guliyev, bu başarısının altında Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe kulübünün desteğinin altını çiziyor. 

Dünya şampiyonumuz ile bilinmeyenleri konuştuğumuz bu keyifli röportajla sizleri bırakalım; 

Röp: Ece Şahan

İlk olarak koşmaya yeteneğinizin olduğu kim tarafından nasıl keşfedildi?

Ben sporcu bir aileden geliyorum bu yüzden zaten sporcu olacağım küçüklüğümden belliydi. Küçükken judo, boks, güreş yaptım, ayrıca jimnastik ve yüzmeyi de denedim. Bir de spor lisesinde okudum orada da birkaç branşı denedim. Jimnastik yaptığım dönem boyum uzadı. Jimnastik yapmak için kısa boylu olmanız gerekiyor. Boyum uzamaya başlayınca hocalarım bana, ''Sen bu işi bırak çünkü boyun çok uzuyor'' dediler. Ardından başka branşları denedim fakat hiçbirine ısınamadım. Babaannem eski atlet olduğu için bütün yarışları izliyordum. Atletizme karşı bir yakınlığım vardı. Atletizmde 13-14 yaşından itibaren spora başlıyorlar. 14 yaşına geldiğimde, babam ''Atletizmi deneyelim mi?'' diye sordu, ben de kabul ettim ve atletizme böyle geçtik. Babam, beni tanıdığı bir atletizm hocasının yanına götürdü. Hoca bana, ''Koşmayı sever misin? Yarın yarışacaksın'' dedi. İlk kez oraya gittim ve ertesi gün yarışacağım söylendi, kendi kendime nasıl olacağını düşündüm. Ertesi gün yarışa katıldık ve ben yarışı kazandım. Hiç antrenman yapmadan kazandım ve çok şaşırdım. Sonra da atletizme başlamaya karar verdim. 

Atletizme başladığınızda bir dönüm noktanız oldu mu?

16 yaşına geldiğimde ya sporcu olacaktım ya da üniversiteye gidecektim. Babam ikisinden birini seçmem konusunda çok ciddiydi. Sporu ya amatör olarak yapacağımı ya da tamamen konsantre olup atlet olacağımı söylüyordu. O dönem Dünya Yıldızlar Şampiyonası vardı. Babamla konuştuk ve bana, ''Bir sene hazırlanalım. Orada başarılı olursan spora devam edersin, olamazsan üniversiteye gidersin'' dedi. O kış biraz çalıştık ve 16 yaşında Azerbaycan Şampiyonası'nda şampiyon oldum. Avrupa Gençler Şampiyonası barajlarını da geçtim. Ardından Avrupa Gençler Şampiyonası'na katıldım. Orada da 200 metrede altın madalya kazandım. Bu olaylardan sonra atletizme kesinlikle devam edeceğim bir noktaya geldik ve o yolda devam ettik. Orada çok farklı bir karar verip spordan ayrılabilirdim ama doğru bir karar verdik.

Peki, Türk vatandaşlığına geçiş öykünüzü öğrenebilir miyiz?

Potansiyelime inanıyordum ve iyi dereceler elde edebileceğimi düşünüyordum. Ama Azerbaycan'da bu konuda profesyonel bir seviyede destek yok. Ben de kendime başka bir ülke aramam gerektiğini düşündüm. Türkiye ile Azerbaycan için ''Tek millet, iki devlet'' diyoruz. Türkiye'yi kendime yakın hissettim. Türkiye'den de bana büyük bir destek geldi. Öncelikle kulüp bana çok destek oldu. Fenerbahçe Kulübü burada her şeyimi karşıladı. Yani Fenerbahçe Kulübü olmasaydı belki de Türkiye'de olmazdım ya da bu sporu bırakırdım. 



Bu evrede Aziz Yıldırım'ın da desteği oldu mu?

Tabii ki! Dediğim gibi bu destek olmasaydı burada olamazdım. Azerbaycan'dan Türkiye'ye geldiğimde üç yıl yarışamama durumum vardı. Üç yıl sporcu için çok büyük bir zaman, bu dönemde her şey olabilir. Ama kulüp bana bu üç yıl için her türlü desteği sağlayacağını, maaşımı kesmeyeceğini söyledi. Fenerbahçe bana karşı tüm imkanları sağladı.

Peki diğer kulüplerden size teklif geldi mi?

Oldu tabii ki. Daha güzel teklifler de oldu ama ben buraya ilk geldiğimde bana destek olan Fenerbahçe'ydi. Diğer kulüpler benimle ilgilenmezken Fenerbahçe bana sahip çıktı. Başka bir kulübe gitme konusuna kapalıyım.

Türkiye'de atletizme olan desteği yeterli buluyor musunuz?

Destek ne kadar iyi olsa da hep daha fazlasını isteyeceğiz. Ülkede genel olarak kulüpler çok destek veriyor atletizme. Federasyonlardan da destek geliyor tabii ki. Böyle bir destek olmadan bir sporcu yetişemez.

Gençleri atletizme yönlendirmek için bir projede yer alıyor musunuz?

Tabii bazı projelerde yer alıyoruz. Şimdi Avrasya Maratonu olacak. Bu maratonda çocuklar için koşulacak. Ben de o maratona büyük bir destek veriyorum. Çünkü çocuklara daha küçüklükten bir yol göstermemiz gerekiyor. Spor çok önemli. Hayattaki motivasyonunu sağlıyor, insanı eğitiyor. Elimizden geldiği kadar projelerde bulunuyoruz.

Kendinizi Azerbaycan tarihinin en iyi 3 sporcusu arasında görüyor musunuz?

Şu an böyle bir şey söyleyemem, çünkü daha kendimi bunu söyleyebilecek yetkide görmüyorum.



Yarışlara hazırlanmadan önce yaptığınız rutin şeyler var mı? Mesela totem gibi...

Yarış benim için antrenman gibi bir şey. Yarışa çok önem vermemeye çalışıyorum. Çünkü ne kadar önem verirsen o kadar stres yapıyorsun. Bu yüzden totem gibi şeylere önem vermiyorum. Evet bazı sporcular var, bir şeyler yapıyorlar ama benim yok. Antrenmanda yaptığını yarışta yapsan yeterli olur. Ne kadar basit o kadar daha iyi.

Beslenmeniz nasıl peki? Bir sporcu disiplini taşıyor musunuz bu konuda?

Beslenme çok önemli. Bazen diyet yapmak zorunda kalıyorsun. Antrenman sayısı ve kalori yakma oranı düştüğünde kilo almaman gerekiyor. Bir yarışa girdiğinde ekstra bir kilonun üstünde olmaman gerekiyor. Üzerinde ekstra bir kilo olsa ekstra bir buçuk metre koşmuş gibi oluyorsun. Ama yarış olmadığı dönemlerde de beslenmeme çok dikkat ediyorum.

Bir kariyer planınız var mı? Kaç yaşına kadar yarışlara katılmayı planlıyorsunuz?

Yapmayı istediğin şeyi ne kadar gönülden istersen o kadar yapabilirsin. Şu anda zirvede yapıyoruz bu işi. En azından olimpiyatlara kadar kesinlikle bir planımız var. Olimpiyatlarda güzel işler çıkarmayı planlıyoruz, inşallah olur. Sonra da önümüze başka hedefler koyacağız.

Peki sporu bıraktıktan sonra ne yapmayı planlıyorsunuz? Başka sektöre yönelmeyi düşünüyor musunuz?

Önümde ciddi planlar var şu anda. Bıraktıktan sonra farklı şeyler de yapabilirim. Hocalık olabilir, başka projelerde yer alabilirim. Ama kesinlikle sporla ilgili olan şeyler olacak. Çünkü hayatımın yarısı sporla geçti. Bu alanda bir başarı yakaladım. Belki bu şekilde spora katkıda bulunmaya devam edebilirim. 

Atletizm dışında takip ettiğiniz başka spor branşları var mı? Mesela futbol...

Şu anda vaktim olmuyor açıkçası. Antrenmanda oluyorum, yoğun çalışıyorum. Televizyon izlemeye zamanım olmuyor. Ama uzun atlamayı da çok seviyorum. Futbol konusunda ise Fenerbahçe oynarken severek izliyorum, destekliyorum. 



Doping konusu atletizmde sık sık karşımıza çıkıyor. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce sporcuları dopinge iten nedenler neler?

Doping sporun adını lekeliyor. Dopingle ilgili konular açılınca çoğu kişinin aklına atletizm geliyor. Mesela dışarıda bana ne sporu yapıyorsun diye sorduklarında atletizm dediğim zaman akıllarına hemen doping konusu geliyor. Çok kötü bir algı yaratıyor bu durum. Ama biz bir taraftan da bunu temizlemeye çalışıyoruz. Mesela Rusya Milli Takımı büyük yarışlarda yarışamıyor. Doping ile başlayan bir şeyin sonu kötü bitiyor çünkü.

Peki, hızı her alanda seviyor musunuz? Örneğin araba kullanırken...

Hız yapmak için araba parkurlarına gitmek lazım. Şehir içinde bu durum çok tehlikeli. Sen hızı keyif için yapıyorsun ama kaza yaptığında bundan başka insanlar da etkileniyor. Ben Karting yapmayı çok seviyorum mesela. Ukrayna'da büyük bir Karting pisti var, büyük yarışlar falan düzenleniyor. Fırsat buldukça arkadaşlarımla oraya gidiyoruz, çok zevkli geçiyor. Karting küçük, açık ve profesyonel bir araba olduğu için heyecanlı oluyor. 

Özel hayatınızda da hızlı mısınızdır?


Bizim yaptığımız sporda aşırı enerji dolu olman gerekiyor. Biz her zaman o enerjiyi yakalamak için uğraşıyoruz antrenmanda. Ve hayatta da bu karşılık buluyor. 

Aceleci bir insan mısınız?

İyi bir şey yapmak istiyorsan iyi hazırlık yapmalısın. Ben mesela yapacağım şeyler için iyi bir hazırlık yapmayı ve her şeye hazır olmayı severim. O yüzden aceleci değilim.

Şampiyon olduktan sonra hayatınızda değişen şeyler oldu mu?

Daha çok dikkat çekmeye başladım. Medyada daha çok yer almaya başladım. Ama büyük bir değişim olmadı. Tabii ki bir başarı oldu ama bu bir yere kadar. Daha sonra yeni bir başarı kazanman gerekiyor ki devamlılığı gelsin.

Modayla ilgilenir misiniz? Marka takıntınız var mı mesela?

Sponsorlarım var. Ama modayla çok ilgili olduğum söylenemez.



İdeal kadını nasıl tanımlarsınız?

Kendini geliştiren bir insan olmalı. Olduğu yerde kalmamalı. Meraklı olması lazım. Herhangi bir konuda bir şey sorduğun zaman konuşabileceğin birisi olmalı. 

Peki dış görünüş olarak bir kadında nelere dikkat edersiniz?

Dış görünüş çok önemli değil. Çünkü güzellik bir yere kadar. Önemli olan içinde olan güzellik. İçi boş bir insanla bir şeyler paylaşamazsın.

Türk kadınları mı Azeri kadınları mı sizce?

Hiç fark etmez. Dediğim gibi önemli olan içinde ne kadar güzel olduğu.

Şampiyon olduğunuzda sizi tebrik etmek için ilk arayan kimdi?

Başbakan oldu. Binali Yıldırım arayarak tebriklerini iletti bana.

Türk sporu denildiğinde aklınıza gelen sporcular kimler?

Taha Akgül, Rıza Kayaalp, Kenan Sofuoğlu ve Zeliha Ağrıs. 

Takım sporlarıyla çok ilgilenmiyorsunuz sanırım?

Bireysel sporlarda dünya şampiyonasına katılıyorsun ve şampiyon oluyorsun. Ama takım sporlarında Avrupa Kupaları'na hak kazanabilmek için uzun bir maraton olan ligde başarılı olman gerekiyor daha sonra Avrupa'da maçlar yapıyorsun. Birçok da takım var ve hepsini, bütün süreci takip etmen gerekiyor. Ama ben bireysel sporcu olduğum için biliyorum ki bireysel ve takım oyunu çok farklı. 

Hangi tür filmleri seversiniz?

Aksiyon ve komedi filmlerini tercih ediyorum.

iPhone mu, Samsung mu?

iPhone.

Hız mı yoksa güç mü?

Hızsız güç olmaz, güçsüz hız olmaz. İkisi bir bütünün parçası.

Peki bilgisayar veya konsol oyunlarını seviyor musunuz?

Xbox oynuyorum. Genelde futbol oyunlarını tercih ediyorlar ama ben futbol oyunları oynamıyorum. Bilgisayar oyunlarında da stratejik oyunları daha çok seviyorum.

Usain Bolt hakkında ne düşünüyorsunuz? Onunla tanıştınız mı?

Evet daha önce birkaç kez konuşmamız oldu yarıştan önce. Ama o piste çıkınca herkes etrafında toplanıyor ve çok konuşamıyorsun. Yakın bir konuşmamız olmadı ama çok iyi bir insan.

Atlet olmasaydınız ne olurdunuz?

Daha önce bilgisayar şirketinde çalışıyordum bir arkadaşımla. Büyük ihtimalle o işi devam ettirecektim. Ama ben bu yolu seçtim ve bu yolda sonuna kadar ilerleyeceğim. Bir şeyi eksik bırakmak istemiyorum. Yarışlarda da benim için bu durum böyle oluyor. Bazen antrenmanlarda bazı hareketleri eksik yapıyorum, yarışta onun eksikliğini görünce keşke yarım bırakmasaydım diyorum. Her şeyi tam yapacaksın ki yarıştıktan sonra için rahat olacak.

Şampiyon olacağınıza inanıyor muydunuz?

Tabii ki. Her zaman biliyordum bunu. Bir sporcu zaten buna inanmazsa sporu sadece sağlıklı kalmak için yapsın, amatör olarak devam etsin. Her sporcu bunu hayal eder. 

Peki bir gün atletizmde rekorlar kırabileceğinize inanıyor musunuz?

Tabii ki, neden olmasın? Daha iyisini yapamayacağımı düşündüğüm an sporu bırakırım. Ben bir işi sonuna kadar yapmak isterim hep.

Röportaj: Ece Şahan
Fotoğraf: Tolga Ferhatoğlu



Fotoğraf: Tolga Ferhatoğlu  | 

HABERİ PAYLAŞ

 
 
 


ÇOK TIKLANANLAR