Dijital Dünya Sihirbazı.. Can Erçin



Dijital dünya sihirbazı Can Erçin Lou Pera'ya konuştu..



Yayın Tarihi: 3.02.2020 18:19:00

Birçok kişi için djgital dünyanın yakından tanıdığı ve çok güvendiği bir isimsin.. Bir de sen kendini ve işlerini anlatır mısın?

Teşekkürler öncelikle bu tanımlamaların için..26 yaşında TOBB ETÜ mezunu..Dijital dünyadaki her işte varolmaya ve kendini geliştirmeye çalışan biriyim. Kendini tanıt deyince bu kadar bilgi yeterli diye düşünüyorum :))) Çünkü eğer dijital dünya ile uğraşıyorsanız ve bu alanda biraz kendinizi geliştirmişseniz kişisel bilgilerin ne kadar önemli olduğuna inanamazsınız. Normal insanlar için sizin doğum yeriniz, nereli olduğunuz, burcunuz, doğum tarihiniz vb bilgiler doğal olarak dikkati çekmez . Ama dijital dünyada bu bilgiler ile yapılabilecekler inanılmaz olduğu için ben google bilgi panelimi bile kaldırttım:) Çoğu insan bunu yaptırmak için para ödüyor ama ben güvenli bulmuyorum o nedenle kısa öz tutmayı tercih ediyorum

Ne zamandan beri bu sektördesin? Neler yapıyorsunuz? (Bireysel ya da şirket olarak cevaplayabilirsin.)

Yaklaşık 2012'den bu yana sektör olarak nitelendirilen dijital dünyanın içindeyim.Sınırları olmayan sanal bir dünya içersinde bir çok alanda hizmet veriyorum. Tüm sosyal platformlardaki kişisel ve ticari profillerin (VK, Ok.Ru, Facebook, İnstagram, Twitter vb) danışmanlığı, yönetimi, güvenliğini ve gelişimini sağlıyorum. Web tasarımdan, mini applere kadar  yazılım ve tasarım ile uğraşıyorum. Fotograflar vb profesyonel ve  kurumsal grafik çalışmaları  içinde  üniversiteden arkadaşım Ataberk K. ve üç kişi ile daha senkronize çalışarak bulunduğu çok çeşitli ülkelerde benzer işleri alarak koordineli bir şekilde olarak yürütüyoruz Azerbaycan , İngiltere ve Kıbrıs’ta bu şekilde birçok alanlarda etkinliğimizi büyütüyoruz.

Yaptıklarımı sıralamak yanlış aslında çünkü dijital dünya ne kadar düzeni ve kolaylığı getirse de aslında karmaşık ve  her an her alanda gelişerek kendini ön plana çıkardığı için iş alanlarımda belli bir kısıtlama oluşturmak istemiyorum.



Nasıl başladı herşey?

Bunu açıklamak  için bir hayli geçmişe gitmek gerek. Çünkü sosyal medya ve dijital dünya başlarda benim eğitim aldığım alan ve bölümüm değildi.
Ben TOBB ETU'de Tarih, Anadolu Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler eğitimi aldım. Dijital dünya olarak bahsettiğimiz bu sosyal mecraların okuduğum bölümlerle yakından bir alakası olmasa da  tamamen kişisel hobi ve ilgilerim üzerine yoğunlaşmam ile gelişti herşey. Başlarda deneme yanılma usulü bir çok sosyal platformda bizzat öğrenmek zorunda kaldım. Karşılaştığım sorunlar bende merak uyandırmaya başladıkça ve bu sorunlarla karşılaşan yüzlerce insan olduğunu farkettiğimde ilgim arttı.

Bunun üzerine  ODTÜ ortaklığıyla başlatılan Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen  Bilge İş projelerindeki eğitimlere katılarak sosyal medya ve ona  pararel tüm konulardaki eğitimleri tamamlayarak sertifikalarımı aldım.
Daha sonra Türkiye Bilişim Derneği'nin bir kaç eğitimine daha katılıp yeni sertifikalar edindim. 

Sonrasın da birçok benzeri bazı kurum dan da  aynı konularda eğitim almaya devam ettim. 

Asıl kırılma noktası Twitter'ın Periscope adı altında yeni bir sosyal medya platformu oluşturmasıyla başladı. Kendimi hiç beklemediğim bir platformda bir anda 2 hafta gibi kısa bir sürede 50 Bin takipçi ile sonrasında 400 bin takipçili hızla ilerleyen bir profilde buldum. Bu profili ilerleyen süreçte instagram ve twitter gibi diğer platformlara yönlendirerek iyi bir kitle oluşturdum.

Daha sonra tanıştığım insanlar ,davet edildiğim ortamlar sayesinde ınfluencer, youtuber birçok kişiye dijital yönlendirme sağlayan bir markaya dönüşmek tabiki benim için bir gurur.

Bu işin içinde biri olarak geleceği nasıl görüyorsun? 

Dijital dünyanın gelişmesi ticaretten tutun eğitime kadar birçok alana işledi. İnsanlar artık okula gitmeden ders, mağazaya gitmeden kıyafet alabiliyor ki bu en basit ara yüzlerle bile gerçekleşebilen bir şey. 

8 yaşındaki bir çoçuk rahatlıkla internette istediğini bişeyler satın alabilir..daha küçükler bile internete ilgili.

Dolayısyla gelişim olarak bakarsak dijital dünya ile uyum sağlayan şirketler ve uyum sağlayamayan şirketler diye bir gerçek olduğunu artık kabul etmek zorundayız.. Uyum sağlayan bir şirket hem daha fazla kitleye ulaşıyor ve stok sıkıntısı çekmiyor hem de daha az çalışanla daha fazla reklam olanağına erişiyor.
Uyum sağlayamayan firmalar ise ilkel usul satışa devam edip yetişemediği dünyanın altında kalıyor.

Türkiye’de nasıl işliyor dijital dünya-dijital pazarlama?

Türkiye'de dijital dünyanın önemi daha yeni yeni farkediliyor diyebiliriz.
Büyük markalar ve firmalar mesela artık televizyon reklamları yerine ınfluencer olarak adlandırdığımız insanlara reklam yaptırıyor.
Bunun en başlıca sebebi kitle. Konuya doğru açıdan bakarsak mantığını kavrayabiliriz. 

Örneğin "X" firması yeni bir ürün üretti ve bu ürünü kullanacak kişilerin yaş ortalamasını 18-40 yaş arası olarak belirledi ise bu ürünün reklamını televizyon radyo vb eski usul bir reklamcılıkla ne kadar etkileşime ulaştırabilir?
Öncelikle 18-40 yaş arası insanların son 5 seneye oranla televizyon vb gibi platformlara ilgisi düştü.

Ve her izleyende bu yaş aralığında değil doğal olarak hedef kitleyi tam seçemiyorsunuz.

Ama doğru hedef kitlesi olan kişi seçilerek  ( mesela 1 Milyon takipçisi olan makyaj alanında kendi adını marka yapmış bir influencer ) onun attığı bir post ile  "X" markasının ürünü o alana ilgili kişileri reklamla iç içe bırakıyor. Ve reklamı yapan kişinin verdiği samimiyet ve güven de teşvik edici oluyor. İnsanların sosyal medyada beğenilme ve kendini kanıtlama gibi çabaları idol aldıkları kişilerin yaptığı şeyleri kopyalamasına neden oluyor. Bunu birçok alanda örnekleyebiliriz.
Kısacası "X" firması 50 bin bütçe ile televizyon ve radyo gibi platformlara reklam verdiğinde aldığı etkileşim ve dönüşlerin rahatlıkla 10 katını aynı fiyatla o sektörün veya alanın tanınmış kişileri ve influencer larıyka alabilir.


İnsanlar artık gideceği mekanlara cafelere otellere vb yerlere bile gitmeden önce sosyal medyada aratıp profillerini inceliyor daha sonra yorumlarına bakıyor en ufak olumsuzlukta vazgeçiyor.

Bu yüzden bir firmanın kalitesi ne kadar iyi olursa olsun sosyal gücüde o kadar iyi olmalı ki tercih edilip önerilsin.

Sosyal medyada da tıpkı Hindistan'da ki gibi ama görünmeyen bir kast sistemi var aslında. 

İnsanlar kendini ulaşılmaz göstermek, zengin göstermek, beğenilmek ve dedikodusunun yapılmasını istiyor.

Bunun için aynı yemeği veya içeceği 10 liraya yiyebileceği veya içecebileceği yere değil sosyal medyada ve dünyada markalaşmış bir mekanda gidip 1000 lira vererek yiyor ve bunu paylaşıp kendini bir üst statüden göstermeye çalışıyor. Beğeniliyor özeniliyor ve başarılıda oluyor. Bu dijital pazarlama tamamen farklı ve başarılı bir bakış açısı.

İnstagram da ve tüm dijital platformda olanları yakından takip ediyor. Oluşturduğun grupları anında bilgilendiriyorsun..Bu açıdan herkes çok güveniyor sana..Bu işin sırrı nedir?

Gerçekten bir alanda tek olmak, başarılı olmak ve kaliteli iş yapmak istiyorsanız sürekli gelişime açık olmalısınız ve bende bunu yapmaya çalışıyorum.
Kullanmadığım platformların bile tüm yeniliklerini yakından takip ediyorum.
Sadece Türkiye'den değil, Amerika'lı Rusya'lı, Avrupa'lı Influencer, youtuber, blogger ve instagrammer lardan oluşan yaklaşık 1200 kişilik gruplarım var.

Farklılıklar ve ortaklıklar bize güç katıyor hepsiyle ayrı ayrı reklam çalışmalarımız iş birliklerimiz var. 

Sosyal medya da iyi bir yol katetmek-iyi bir sayfaya sahip olmak için neler yapmak lazım?

Düzen, disiplin ve bilgi. Sadece bu 3 şey ile bir kişi bir yılda bulunduğu durumun 10 katına yakın bir profile sahip olabilir.

Hiçbirşey bilmiyorsanız bile sevdiğiniz hobinizi yapın ve paylaşın. En kötü ihtimal sizinle aynı hobiyi seven kişilere ulaşacaksınız.

Gezmeyi mi seviyorsunuz gezin tozun fotograf çekin paylaşın, yemek yemeyi mi seviyorsunuz yiyin için yorumlayın paylaşın yani ilgi ve beceriniz ne ise bıkmadan usanmadan yapabileceklerinizi ortaya koymalısınız. 

Sana göre dijital dünya da iyi bir marka yönetimi nasıl yapılmalı?

Herkes kendi markasını yönetebilir tabiki ancak ne kadar verim alır burası tartışılır. İyi bir marka yönetimi profesyonel kişilerle çalışmaktan geçiyor. Çünkü daha önce o alanda çalışmış benzer işler yapmış profesyoneller sizi doğruyu bulana kadar dene/ uğraş /yorul kısır döngüsünden  ve zahmetinden kurtararak doğru yola en kısa zamanda ulaşmanızı sağlar. Böylece hem zamandan kazanır ve hem de daha geniş kitlelere daha kısa sürede ulaşırsınız.

Yurtdışında çok sayıda işbirlikçin ve danışanın var.Türkiye dekiler ile yurtdışındakilerin farkı ne?Ya da genel olarak bakarsak..Avrupa-Asya bakış farkı nasıl?
 
Açıkcası Avrupa ve Amerikalı iş birlikteliklerim ve ortaklıklarımı daha cazip buluyorum. Bunun sebebi ise insanların bilgili olması, sürekli herşeye itiraz edip o öyle olmaz bu böyle olmaz şöyle olur tarzı bilmişlik taslamayıp nasıl yardımcı olabileceklerini..nasıl en iyi hizmeti alabileceklerini düşünmeleri. Türkiye'de ise daha  seçici davranıyorum herkesle çalışmıyorum, verim alabileceğim yapabileceğimi inandığım fikirler doğrultusunda kişilerle ve firmalarla çalışıyorum. Böylece hem onlar kazanıyor hem ben ve aramızda güzel bir döngü oluşuyor.
Asya ile hiç çalışmıyorum desem yeridir, güvenilir bulmuyorum süreklilik yok ve istediğin zaman ulaşamıyorsun. Çok tanınır bir kişi veya firma olmadığı sürece Asya'dan uzak durmaya çalışıyorum.

Çocukluğundan beri bilgisayarda çok vakit geçiren çocuklardan mıydın? İlgini nasıl farkettin?

Çoçukluğumu doya doya yaşadım bilgisayar ile alakam bile yoktu diyebilirim. Bilgisayar başında geçmedi yani çocukluğum.. herşey son 5 senede gelişti ve oluştu. 

Bilgisayar dünyası dışındaki hayatın ve hobilerin? :)))

Yeni yerler görmeyi ve keşfetmeyi seviyorum hatta kısa bir zaman sonra Avrupa turuna çıkmayı oralarda vlog ve  fotograf çekimi ile uğraşmayı istiyorum.
Bilgisayar başında fazla oturmuyorum yapabileceğim herşeyi bir telefondan istediğim yerde istediğim zaman yapabiliyorum, sadece telefonun kapatisesini aşacak durumlarda bilgisayar başında oluyorum.

Belgeseller ve kitaplar boş zamanlarımın kurtarıcıları. Özellikle yabancı dil konusunda tabiri caizse bir maymun iştahlılığım var ve bir çok dil öğrenmek istiyorum ama hepsini tamamıyla öğrenecek kadar vaktim olduğunu düşünmediğim için genelde günlük konuşma kalıplarını öğreniyorum.
Son 9 ayda 25 kilo verdiğimi düşünürsek spor da artık hobim diyebiliriz :))

Harika.. Teşekkür ederim bizi bu büyülü dijital dünya ile ilgili aydınlattığın için..Başarılarını takip ediyor olacağız..

Röportaj: Lou Pera